Selefîlik yapisi geregi özünde tepkisel bir durustur. Fetihler sonrasi farkli kültürlerle karsilasma sürecinde, yasadiklari sade hayat ve sade anlama biçimi, komplike ve karmasik düsünce ortamlarina uyum saglamada problem olusturmustur. Bu süreçte birtakim siyasi olaylarin da etkisiyle, yasadiklari dindarlik idealize edilmis, kendilerinin Hz. Peygamber ve ilk nesilleri daha dogru temsil ettikleri iddiasina dönüsmüstür.

Tamamen siyasi hesaplasmanin bir sonucu olan mihne gibi olaylar, Selefîligin içe kapanmasini, düsünce sistemlerine daha çok sarilmasini ve neticede kurumsallasmasini kolaylastirmistir. Mihne sürecinden sonra, siyasi ortam kendileri için uygun oldugunda da vicdanlarinin sesine kulak vermemis, kendilerine reva görülen sikintilardan daha fazlasina muarizlarina uygulamaktan geri durmamislardir. Bu tutumlari günümüze kadar artarak devam etmistir.